Üveit De Kök Hücre Tedavisi

Kök Hücre Uygulamalarının Üveit Tedavisindeki Potansiyeli
Giriş
Üveit, gözün iç tabakalarında gelişen iltihaplanma sonucu ortaya çıkan ve tedavi edilmediğinde ciddi görme kaybına yol açabilen bir hastalıktır. İltihap, gözün hangi bölümünü etkilediğine bağlı olarak ön, orta, arka veya tüm gözü kapsayabilir. Özellikle posterior üveit, makula, retina damarları ve görme sinirini tutarak kalıcı görme kaybına neden olabilen en riskli formdur.
Üveit tedavisinde temel amaç, yalnızca iltihabı baskılamak değil, aynı zamanda göz dokularını korumak ve hasarın ilerlemesini önlemektir. Bugüne kadar en yaygın kullanılan yöntemler kortizon ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlardır. Ancak bu ilaçların uzun süreli kullanımı; enfeksiyonlara yatkınlık, karaciğer veya böbrek hasarı, katarakt ve glokom gibi ciddi yan etkiler oluşturabilir.
Son yıllarda, bu sınırlamaları aşmak amacıyla rejeneratif tıp yaklaşımlarına ilgi artmıştır. Özellikle mezenkimal kök hücreler ve bu hücrelerin salgıladığı eksozomlar, üveitte bağışıklık dengesini düzenleyip dokusal onarımı destekleme potansiyeliyle yeni bir tedavi ufku açmaktadır.
1-) Bağışıklık Düzenleyici ve Yenileyici Etki
Mezenkimal kök hücreler; yağ dokusu, kemik iliği ve göbek kordonu gibi biyolojik kaynaklardan elde edilebilen özel hücrelerdir. Bu hücreler, bağışıklık sisteminin aşırı tepkisini baskılarken koruyucu hücrelerin dengesini yeniden kurabilir.
Üveitte temel sorun, bağışıklık sisteminin “dost–düşman” ayrımını kaybederek göz dokusuna saldırmasıdır. Kök hücre uygulamaları bu süreci dengeleyerek:
- Aşırı aktif bağışıklık hücrelerini baskılar,
- Koruyucu (regülatör) hücrelerin işlevini destekler,
- Retina dokusunun bütünlüğünü korur.
Bu hücrelerin dikkat çekici yönü yalnızca iltihabı baskılamaları değil, aynı zamanda doku yenilenmesini uyarabilmeleridir. Bu nedenle kök hücre uygulamaları bağışıklık düzenleyici olduğu kadar rejeneratif bir yaklaşım da sunar.
2-) Uygulama Biçimleri ve Etki Alanları
Kök hücre uygulamaları üveit yönetiminde sistemik ve lokal yollarla değerlendirilmektedir.
Sistemik uygulamalar, genellikle damar yoluyla (intravenöz) verilir. Bu yöntem, özellikle tekrarlayan veya sistemik otoimmün hastalıkla ilişkili üveitlerde genel bağışıklık yanıtını dengelemeyi hedefler.
Lokal uygulamalarda ise, mezenkimal kök hücrelerin salgıladığı mikroskobik yapılar olan eksozomlar ön plana çıkar. Eksozomlar; proteinler, RNA parçacıkları ve büyüme faktörleri taşıyarak iltihabı azaltır ve doku onarımını destekler.
Subkonjonktival veya oküler yüzey uygulamalar, daha çok kuru göz veya kornea hasarı gibi yüzey problemlerinde çalışılmıştır. Göz yüzeyinde anti-inflamatuvar ve doku yenileyici etki gösterebilir. Kök hücreler bu bölgede göz yüzeyini yenileyen hücresel mekanizmaları aktive eder. Ayrıca histamin reseptörleri (H1 ve H2) üzerinden etkileyerek alerjik reaksiyonları, kızarıklığı ve hassasiyet hissini azaltabilir.
Kök hücre uygulamaları ön üveit vakalarında fayda sağlayabilir. Ayrıca, kortizonun yetersiz kaldığı veya sık tekrarlayan durumlarda, kök hücre ve eksozom uygulamalarının birlikte planlanması uzun vadeli kontrolü güçlendirebilir. Bu uygulamaların, hastalık enfekte olmadığı sürece aktif dönemde iltihabı azaltma, pasif dönemde ise nüksleri önleme potansiyeli vardır.
Sonuç
Mezenkimal kök hücre uygulamaları, bazı bağışıklık sistemi hastalıklarında onay almış olsa da, üveit için henüz resmi bir tedavi seçeneği değildir. Buna rağmen son yıllarda yapılan deneysel ve erken dönem klinik araştırmalar, bu yaklaşımın iltihabı baskılama, retina dokusunu koruma ve görme fonksiyonunun devamlılığını destekleme açısından umut verici olduğunu göstermektedir.
Sık tekrarlayan veya tedaviye dirençli üveit olgularında, sistemik ve lokal uygulamaların birlikte planlanması uzun vadeli kontrol sağlamada etkili olabilir. Ancak bu alanda ilerlerken dikkatli ve bilimsel temelli adımlar atılmalıdır. Uygulama güvenliği, dozlama ve uzun dönem etkilerin değerlendirilmesi için daha geniş kapsamlı, kontrollü klinik araştırmalara ihtiyaç devam etmektedir.
Tüm bu gelişmeler, yalnızca yeni bir tedavi seçeneğini değil, göz sağlığında rejeneratif bir dönemin başlangıcını temsil etmektedir. Kök hücre ve eksozom uygulamaları, gelecekte üveit tedavisinin standart yaklaşımları arasına girmeye aday en yenilikçi alanlardan biridir.









