Sarı Nokta Hastalığında Fazla Enjeksiyonun Zararları

SARI NOKTA HASTALIĞININ TEDAVİSİNDE FAZLA ENJEKSİYONUN ZARARLARI
1-) Sarı Nokta Hastalığı (Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu) Nedir?
Sarı nokta hastalığı, tıbbi adıyla yaşa bağlı makula dejenerasyonu (YBMD), 50 yaş üzerindeki bireylerde en sık görülen görme kaybı nedenlerinden biridir. Gözün arkasında bulunan ve net görmeden sorumlu olan “makula” bölgesinin zamanla hasar görmesiyle gelişir. Erken dönemlerde bulanık görme, eğri görme gibi belirtilerle kendini gösterebilirken, ilerleyen dönemlerde merkezi görme tamamen kaybolabilir.
Hastalık “kuru” ve “yaş” olmak üzere iki tipe ayrılır. Yaş tip makula dejenerasyonu, anormal damar oluşumu ve bu damarların sızdırması sonucu retina altında sıvı birikmesine neden olur. Bu ödem, görmeyi hızlı şekilde bozar ve tedavi edilmezse kalıcı hasara yol açabilir.
2-) Sarı Nokta Hastalığında Anti-VEGF İlaçların Kullanımı:
Anormal damar oluşumunu durdurmak ve retina altındaki sıvı birikimini kurutmak amacıyla, günümüzde en sık başvurulan tedavi anti-VEGF ilaçlardır. Bu ilaçlar, damar büyümesini teşvik eden VEGF (Vasküler Endotelyal Büyüme Faktörü) adlı proteini baskılayarak yeni damar oluşumunu engeller ve görme kaybını yavaşlatır. Doğrudan hastalığın biyolojik mekanizmasına müdahale ettikleri için, modern tedavinin temel taşını oluştururlar. Bu ilaçların ana mekanizması, anormal damar oluşumunu durdurmak ve sızdırmayı azaltmaktır.
Hastalar genellikle ayda bir enjeksiyonla tedaviye başlar, ardından tedavi yanıtına göre enjeksiyona devam edilir.
2.a) Günümüzde göz içine enjeksiyon yoluyla uygulanan başlıca anti-VEGF ilaçlar şunlardır:
- Vabysmo
- Eylea HD
- Eylea
- Beovu
- Lucentis
3-) Fazla Enjeksiyonun Zararları Nelerdir ?
Anti-VEGF ilaçlar, ödemin kurutulmasında etkili olsa da son yıllarda fazla sayıda enjeksiyonun birçok olumsuz etkileri olabileceği yönünde uyarılar artmaktadır.
3.a) Göz Sinirine Dair Sessiz Tehdit nedir ?
Anti-VEGF ilaçlar, ödemin kurutulmasında etkili olsa da son yıllarda fazla sayıda enjeksiyonun retina ve optik sinir hücreleri üzerinde olumsuz etkileri olabileceği yönünde uyarılar artmaktadır.
Her enjeksiyon sadece damarları değil, sinir hücrelerini besleyen mikrosirkülasyon yapısını da baskılayabilir. Anti-VEGF ajanlarının damar azaltıcı etkisi uzun vadede retina sinir lifleri için gereken oksijen ve besin taşımasını azaltabilir. Bu durum, tedaviyle kurtarmaya çalışılan dokularda istemeden de olsa nörodejenerasyon riskini artırabilir.
3.b) Göz Enjeksiyonlarının Sık Yapılması Başka Hangi Durumlara Yol Açabilir?
- Göz İçi Basınç Artışı: Enjeksiyonlar sonrası geçici göz içi basınç artışı normal kabul edilir. Ancak düzenli ve sık uygulamalarda bu durum kalıcı hale gelebilir. Bu da uzun vadede glokom riskini artırabilir.
- Enfeksiyon Riski (Endoftalmi): Her enjeksiyon sonrası, gözde enfeksiyon gelişme ihtimali vardır. Bu oran düşük olsa da enjeksiyon sayısı arttıkça kümülatif risk artar.
- Retina ve RPE Hasarı: Retinanın altında yer alan pigment epitel tabakasında (RPE) zamanla incelme ve atrofi (doku kaybı) gelişebilir. Özellikle sık enjeksiyon yapılan hastalarda bu durumun daha yaygın olduğu gösterilmiştir.
- Göz Yapılarına Mekanik Zarar: Tekrarlayan enjeksiyonlar sırasında iğne giriş yerlerinde oluşabilecek hasarlar; lens zedelenmesi, vitreus kanamaları gibi yan etkilerle sonuçlanabilir.
3.c) Sık Göz İçi Enjeksiyonların Zararı Sadece Gözle mi Sınırlı?
Özellikle ileri yaşta veya kronik hastalığı olan bireylerde şu sistemik etkiler rapor edilmiştir:
- Kalp Krizi ve İnme Riski: Bazı çalışmalarda sık enjeksiyon yapılan hastalarda bu tür olaylara daha sık rastlanmıştır.
- Böbrek Fonksiyonu: Diyabet hastalarında böbrek fonksiyonu üzerine etkiler araştırılmaktadır. Veriler sınırlı olmakla birlikte, bazı riskli gruplarda dikkatli olunması önerilir.
4-) Fazla Enjeksiyonun Zararından Nasıl Korunulabilir ?
Hasar gören sinir hücrelerinin korunması ve yenilenmesi ya da hasar oranının azaltılması için klasik tedavilere ek yaklaşımlar ortaya çıkmaktadır.
4.a) Daha Az Enjeksiyonla Aynı Etki: Uzun Etkili Anti-VEGF Tedaviler
Anti-VEGF tedavisinin en önemli dezavantajlarından biri, düzenli ve sık aralıklarla göz içine enjeksiyon yapılması gerekliliğidir. Bu durum hem hasta konforunu azaltır hem de uzun vadede sinir dokusuna zarar verme riskini artırabilir. İşte bu nedenle, son yıllarda geliştirilen uzun etkili anti-VEGF ilaçlar, tedavide önemli bir avantaj sağlamaya başlamıştır.
Bu ilaçlar, klasik anti-VEGF ajanlarla aynı biyolojik etkiye sahiptir. Bu ilaçlar ile,
- Enjeksiyon sıklığı belirgin şekilde azalır,
- Tedaviye uyum kolaylaşır,
- Sinir dokusuna gereksiz müdahale riski azaltılır.
Bu grup ilaçlara örnek olarak, klasik formunun geliştirilmiş versiyonu olan Eylea HD gösterilebilir. Eylea HD, standart Eylea’ya göre daha uzun süreli etki sağlar ve benzer görsel iyileşme elde edilebilirken daha seyrek enjeksiyon gerektirir. Aynı prensip, diğer bazı gelişmekte olan veya onay sürecindeki uzun etkili formlar için de geçerlidir.
Bu tarz tedaviler sayesinde hem ödem kontrolü sağlanmakta hem de sinir hücrelerini koruma anlamında daha dengeli bir yaklaşım mümkün hale gelmektedir. Tedavi artık sadece “ödemi kurutmak” değil, “gözün genel sağlığını uzun vadede korumak” anlayışıyla ele alınmalıdır.
4.b) Kök Hücre Tedavileri: Hasarı Onarmak Mümkün mü?
Retina, merkezi sinir sistemi yapısında olduğu için hasar gören hücreler kendiliğinden yenilenemez. Bu da yaş tip sarı nokta hastalığında, fazla enjeksiyon nedeniyle gelişebilecek sinir hasarı riskini doğurur.
Özellikle mezenkimal kök hücreler, hem anti-inflamatuvar (iltihap önleyici) hem de sinir koruyucu etkileriyle dikkat çekmektedir. Bu hücreler, uygulandıkları bölgede şu faydaları sağlayabilir:
- Hasarlı sinir hücrelerini onarmaya yardımcı olur.
- Yeni sinaptik bağlantıların oluşumunu destekler.
- Enflamasyonu baskılar.
Yapılan Çalışmalarda, retina veya göz çevresine uygulanan kök hücre tedavileri hastalarda görsel iyileşme ve retinal tabakalarda yapısal toparlanma sağlayabildiği gözlenmiştir.
Sarı nokta hastalığında anti-VEGF tedavileri, görme kaybını önlemede çok önemli bir noktaya sahiptir. Ancak her tedavi gibi, doz ve süre açısından dikkatli olunmalıdır. Ödemi kurutmak amacıyla yapılan sık enjeksiyonlar, istemeden retina sinir hücrelerine zarar verebilir.